24 Aralık 2016 Cumartesi

Kapalı Çarşı

Merhabalar Sevgili Takipçiler,

 Bugün alışveriş konusunda hep çekimser kaldığım, aslında ne kadar yanıldığımı sonradan anladığım bir mekan hakkında yazmak istiyorum. Bugünkü seçilmiş mekan "Kapalı Çarşı". Nedense kulaklarımda "dın dın dın next station Grand Bazaar" anonsu yankılandı :)

 Sebepsiz bir biçimde çocukluğumda bilinçaltımın bir yerlerine kazınmış, Kapalı Çarşı pahalıdır. Turistlerin uğrak olduğu alışveriş mekanı olduğu için en kalitelisi ama en pahalısı buradadır düşüncesine kendimi kaptırmış gidiyordum. Ta ki günlerden bir gün deri kaplı bir deftere ihtiyaç duyana kadar. Özel olmasını istediğim içine en özel yaşanmışlıklarımı yazacağım bu defter için internette uzun soluklu bir araştırmaya başladım. Nedense bulduklarım beni bir türlü tatmin etmiyordu. Sahaflar çarşısına gittim. Sahafçılara tek tek girip istediğim defteri aşağı yukarı anlattım. Burada bulamayacağımı ancak Kapalı Çarşıdaki deri satan hediyelik eşyacılara bakmamı söylediler. Aynı düşünceler beni elbette ki sardı. Şimdi burası Kapalı Çarşı açılışı 100 TL desek deri kaplıysa 300 TL turist çoksa 500 TL diye düşünürken bir anda daldım Kapalı Çarşının içine. O şıkır şıkır vitrinler... Beni benden aldı. Ancak bütçesiz bir öğrenci olduğumdan kuzu kuzu uzaktan bakmayla yetindim ŞİMDİLİK :P 

 Hazır bu kadar konunun içine girmişken Kapalı Çarşı hakkında kısa bir tarihi bilgi geçelim;

"Kapalıçarşı,İstabul kentinin merkezinde 
BeyazıtNuruosmaniye ve Mercan semtlerinin ortasında yer alan dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Kapalıçarşı'da yaklaşık 4.000 dükkan bulunmaktadır ve bu dükkanlarda toplam çalışan sayısı yaklaşık 25.000'dir. Gün içerisindeki en yoğun zamanlarında içinde yarım milyona yakın insan barındırdığı söylenir.Yılda 91 milyon turisti ağırlayan çarşı, dünyanın en fazla ziyaret edilen turistik mekanıdır.

Kapalıçarşı'nın çekirdeğini oluşturan iki bedestenden İç Bedesten yani Cevahir Bedesteni müellifler arasında tartışmalı olmakla beraber büyük olasılıkla Bizans'tan kalma bir yapı olup 48 m x 36 m ölçülerindedir. Yeni Bedesten ise 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Kapalıçarşı'nın ikinci önemli yapısıdır ve Sandal Bedesteni olarak anılmaktadır. Burada bir yolu pamuk bir yolu ipekten dokunan ve Sandal adı verilen kumaş satıldığı için Sandal Bedesteni ismi verilmiştir.Fatih Sultan Mehmet'in Kapalıçarşı'nın inşaatına başladığı yıl olan 1460 Kapalıçarşı'nın kuruluş yılı olarak kabul görmüştür. Asıl büyük çarşı ise Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiştir.Dev ölçülü bir labirent gibi, 30.700 metrekarede 66 kadar sokağı, 4.000 kadar dükkânı ile Kapalıçarşı, İstanbul’un görülmesi gereken, benzersiz bir merkezidir. Adeta bir şehri andıran, bütünü ile örtülü bu site zaman içerisinde gelişip büyümüştür. İçinde son zamanlara kadar 5 cami, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 1 şadırvan, 24 kapı, 17 han bulunmaktaydı.15. yüzyıldan kalan kalın duvarlı, bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda, gelişen sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak bir alışveriş merkezi haline gelmiştir. 
 Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da, el işi imalatının sıkı denetim altında bulundurulduğu, ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşı idi. Her türlü değerli kumaş, mücevherat, silah, antika eşya, konusunda nesillerce uzmanlaşmış aileler tarafından, tam bir güven içinde satışa sunulurdu. Geçen yüzyılın sonlarında deprem ve birkaç büyük yangın geçiren Kapalıçarşı eskisi gibi onarılmışsa da, geçmişteki özellikleri değişikliğe uğramıştır.Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir. Her sokakta ayrı ürünün ustaları loncalar halinde bulunurdu. Satıcılar arasında rekâbet kesinlikle yasaktı. Hatta bir usta, tezgâhını dükkânın önüne çıkarıp kalabalığa göstererek ürün işleyemezdi. Ürünlere devletin belirlediğinden yüksek fiyat konulamazdı."

 Böyle mükemmel bir hikayesi olan mekana, böyle ahlaktan gelme zanaatkarların olduğu alana girmek beni gerçekten heycanlandırmıştı. Sanırım en son çok küçük yaşlarda girmiştim bu tarihi yapıya. İçerde her şeyi ama her şeyi bulmak mümkün. Fiyatlar deseniz tamam çok ucuz olmayabilir ama herkesin cebine bütçesine hitap edecek şeyleri bulmak mümkün. Hele ki ülkemizde son yaşanan üzücü terör olaylarından sonra turistlerin gelmemesiyle birlikte maalesef ki buradaki esnaf dükkanlarını kapatmaya ellerinde bulunan ürünleri zararına satmaya başlamıştır. Kendimiz için bir fırsat esnaflar için aslında belki iç satışlardan piyasada bir kıpırtılanma söz konusu olabilir.

 Bu arada aradığım o özel defteri buldum. Deri kaplı, eskitilmiş yapraklarıyla o mükemmel defter artık benim. Sıkı bir pazarlık sayesinde 55 TL gibi bir fiyata aldım. 
Bu arada inanmayacaksınız ama içeride ithal spor ayakkabıları ve her ne kadar karşı gibi gözüksek de bütçemize en uygun olan fake marka spor ayakkabıları satılıyor. İnanamayacağınız fiyatlara....

9 Aralık 2016 Cuma

Şark Han

Sevgili Takipçilerim,

 Bugün size öyle bir yerden bahsedeceğim ki... Allah'ım ben burayı daha önce neden bulamamışım. Aklımı çıldırıyorum. Bilmiyorsanız lütfen daha fazla geç kalmayın. Burası başka bir dünya, burası saklı bir cennet, burası ev hanımlarına pazar, bekar kızlara çeyiz, sevgilisi olanlar hediye kapısı. Burası burası burası.....

Şark Han!!!!














Ben Şark Han diye yazarım Aşk diye okurum. Bu kadar ballandıra ballandıra anlattım. Bilmeyenleriniz diyecek ki ne var bu kadar? Ne yok ki? Tüm ucuzluk burada. O hediyelik eşyalar, o ev gereçleri, o tablolar,o otantik aksesuarlar, o takılar, o hediye kutuları, o nikah şekeri mevlüd şekeri ıvır zıvır yapmak için gerekli olan her şey, o doğal taş satan dükkanlar hele o sabuncular... Allahımmmmmm hana girdiğiniz anda sizi tütsü kokuları karşılıyor zaten. 




 Burası, piyasadaki mağazalarda gördüğümüz hediyelik ürünlerin çoğunun toptan ve perakende satış yeri. Eminönü Mercan yokuşu bölgesinde bulunan tarihi Şark han toplam 6 kattan oluşuyor. Her kattaki dükkanları tek tek gezmeyi hedefliyorsanız bolca zamana ihtiyacınız olacak demektir. Eminönündeki çoğu dükkanda olduğu gibi kredi kartıyla ödeme kabul edilmediği için mutlaka nakit parayla gitmenizi tavsiye ederim. Piyasaya oranla daha hesaplı alışveriş yapabileceğiniz bir yer olsa da dükkanlar arasında fiyat farkları olabiliyor. Bu nedenle önce gezmek sonra alışveriş yapmak en mantıklı karar.






Benim en çok dikkatimi çeken otantik, afrika esintileri taşıyan hediyelik eşya ve ev aksesuarları satan dükkan oldu. İlerde kendime ait evim olursa emin olunuz buradan alacağım eşyalar ile dolduracağım. Bilindik ev aksesuarları satan yerlerde benim gördüklerimin benzerleri 1000 TL gibi uçuk fiyatlardan satılırken burada fiyatlar 5 TLden başlıyor.

 Paramızın son kuruşuna kadar hesaplı harcayalım ;)

2 Aralık 2016 Cuma

Kitapların Aşkına...

Selamlar... Saygılar... Sevgili Okuyucular...

 Bu haftaki konumuz biraz farklı. Bu sefer ne kıyafet alıyoruz, ne ayakkabı, ne aksesuar... Bugün üniversitelilerin en büyük yarası olan ders kitabı fiyatları konusunu deşiyorum...

 Aslında ilk seneler aklımda sınırlı seçenekler vardı. Ya paşa paşa kitapların parasını verip satın alacaktım, ya bir arkadaşın kitabından fotokopi çektirip kar elde ettiğimi düşünecektim, ya da temin etmeyip işimizi şansa bırakacaktım. Ama ben ne yaptım? Tabi ki de araştırdım. Sordum soruşturdum. Keşke ilkokul lisede ki gibi ücretsiz olsa kitaplar ama maalesef. Sonuç olarak buldum. Neresi mi?

"Beyazıt Sahafçılar Çarşısı"


Kısa bir tarihinden bahsedecek olursak;

Sahaflar çarşısı 15 yy.dan günümüze uzanan bir geçmişe sahiptir. Beyazıt Cami’nin sol tarafındaki taşlık araziyle Kapalıçarşı’ya açılan Sedefçiler Kapısı arasındaki bölge, Sahaflar Çarşısı’nın çerçevesini çizmektedir. Eskiden medrese öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayan sahaf dükkânları, medrese çevresinde bulunurlardı. 1460 yılında Kapalıçarşı inşaatı tamamlandıktan sonra, bu dükkânlara Kapalıçarşı içinde yer tahsis edilmiş ve sahaf dükkânları bir araya toplanmıştır. Burada 1460 ve 1894 yılında gerçekleşen İstanbul depremine kadar faaliyet göstermiş; depremden sonra çarşı, o zamanki adıyla Hakkaklar çarşısı olarak bilinen bugünkü yerine taşınmıştır.


Sahaflar Çarşısı esnafı, Sahaflar Loncası’na bağlıydı ve sahaflar; çıraklık, kalfalık dönemlerini geçirmeden ustalığa yükselemezlerdi. Sahaflar dükkânlarını dua ile açar ve dua ile kapatırlardı. Sahaflar loncası’nın piri, Sahaflar Çarşısının ilk kitapçılarından olduğu söylenen Basralı Abdullah Yetimi Efendi’ydi.
17 yy yaşamış olan Fransız yazar ve Fransa sefareti tercümanı olan Antoine Galland buradan satın aldığı minyatürlü bir yazmayı Fransa kralına hediye etmiştir. Ve o yazma, bugün Bibliotheque Nationale’de sergilenmektedir. Sahaflar Çarşısı için Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde 17 yy.da dükkân sayısının 50, ulemaya hizmet eden sahaf esnafının da 300 olduğundan bahsetmektedir. 
Sahaflar Çarşısı 1950 yılında çıkan yangından sonra tamamen yanmıştır ve içinde bulunan binlerce yazma eser kül olmuştur. İstanbul Belediyesi yanmayan yerleri kamulaştırıp, ahşap dükkânları da betonarmeye çevirerek, çarşıyı bugünkü mimari durumuna getirmiştir. Ayrıca çarşının ortasına da ilk Türk matbaacısı olan İbrahim Müteferrika’nın büstünü yerleştirmiştir. Bugün çarşıda 17’si çift katlı, 23 dükkân bulunmaktadır.


                                     

İşte bu İstanbul'un en merkezi adresinde aradığınız tüm kitapları bulabilmeniz mümkün. Hem de ilk basımlarıyla. O ikinci el tarih kokan kitapların olduğu dükkanlarda dolaşmak eşsiz bir duygu. Bana kendimi Lale Devrinde Gülhane Parkında gezintiye çıkmış gibi hissettiriyor. Ayrıca burda fiyatlar inanılmaz ucuz. Hele ki pazarlık yapabilecek potansiyeliniz varsa en karlı sizsiniz.




25 Kasım 2016 Cuma

Terkos Pasajı

Selamlar takipçilerim,

Geçen hafta sizinle ruhu olan bir alışveriş adresinden Atlas Pasajından söz etmiştik. Bugün ise yine aynı yerde İstiklaldeki diğer bir pasajımız olan Terkos Pasajından bahsedeceğim.


D’Andria ailesi tarafından 1880’li yıllarda yaptırılan pasajda başta Jorj Ruggieri’nin lokantası yer alıyordu. Aynı dönemde pasajın sahiplerinden Giraud D’Andria ile Michel D’Andria buradaki apartmanlardan birinde oturuyorlardı. 1924’te gelen Georges Dassira ve sonrasında Laszlo Boronkay ise Çardaş adı verdiği lokantayı burada işletti.
Bugün ise her bütçeye uygun ve tanıdık markaların ihraç fazlası ürünlerini bulabileceğiniz Terkos, tam bir moda kazanı gibi. Tünel’e doğru ilerlerken İstiklal’de sağ kolunuzda kalan pasaj şimdilerde alışveriş meraklılarının uğrak yeri. Gece ise Bronx Pi, Beyzade Restoran, Salash Fasıl gibi mekânlar konuklarını ağırlıyor.

Terkos Çıkmazında yer alan bu pasaj, daha o dar sokağa girmenizden itibaren sizi içine çekmeyi başarıyor. Bir anda beyninizde ne demek X markanın 40 lira verdiğim kazağı burada 5 TL gibi sorular canlanabiliyor. Tayt hiç bu fiyata olur mu defosu mu var acaba diye saatlerce bir parçayı elinizde çeviriyorsunuz. İkna olmanız hiç de uzun sürmüyor. Çünkü ürünlerin gerçek kullanıcıları etrafınızda sizinle birlikte alışveriş yapıp kullanıcı yorumu almanızı sağlıyor.
Az laf biraz görsel diyelim...




18 Kasım 2016 Cuma

Atlas Pasajı ;)

Merhaba tatlı okuyucularım,
Bugün sizinle yepyeni bir alışveriş macerası yaşayacağımız, bol çeşitli,çok uygun bir o kadar çılgın, sadece kıyafet değil adeta hayat bulabileceğiniz bir adrese götürüyorum. Taksim'in kalbi İstiklal Caddesinin göbeğinde bir yer...
"Atlas Pasajı"


Atlas Pasajı aslında bana canlı gelen, ruhu olduğuna inandığım bir mekan. Hikayesini çok araştırdığım, okumaktan keyif aldığım bir yazıyı öncelikle paylaşmak isterim.
Mevcut bina İstiklal Caddesinde bulunan tarihi yapı ve sonradan 1980’lerde arka tarafına inşa edilen yeni yapı olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Ana bina 5 Haziran 1870 yılında çıkan yangın sonrasında inşa edilmiştir.
Söz konusu yangında Beyoğlu ve Galata semtlerinde çok sayıda bina kül olmuş, yüzlerce insan da yanarak ölmüştür.
Günümüzde Atlas Pasajı olarak bilinen bina da bu üzücü olaydan sonra Sultan Abdülaziz zamanında Agop Köçeoğlu adlı Ermeni bir Osmanlı vatandaşı iş adamı-banker tarafından kışlık ev olarak yaptırılmıştır.
Binanın günümüzde pasaj olarak kullanılan zemin katının (B Blok) o yıllarda cins atların bakıldığı at ahırı olduğu, sonraki yıllarda ise at cambazhanesine dönüştürüldüğü bilinmektedir.
Yıllar ilerledikçe günün ihtiyaçları doğrultusunda binanın mimari yapısında da değişikliklere gidilmiş ve muhtemelen yine Agop Köçeoğlu veya varisleri tarafından B bloğa bitişik inşaat yapılarak asıl bina ile birleştirilmiştir.
1932 yılından sonra ise bina yeniden tamir ve onarımdan geçirilerek bir eğlence ve sanat merkezine dönüştürülmüştür. Bu yıllardan sonra B blokta yeniden kapsamlı ilave ve onarımlar yapılmıştır. Daha sonra sırasıyla 1948 yılında 1860 kişilik kapasite ve 35 loca ile Beyoğlu’nun en büyük sinemalarından bir olan Atlas sineması, yine 1948 yılında Kulis Bar-Restoran ve 1951 yılında Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nden istifa eden Muhsin Ertuğrul tarafından, Yapı Kredi Bankası’nın da kurucusu olan Kâzım Taşkent’in de katkılarıyla Küçük Sahne diye bilinen ve 300 kişi civarında kapasitesi olan tiyatro salonu hizmete açılmıştır. Ulusal sanat tarihimize adını altın harflerle yazdırmış pek çok tiyatro sanatçımız bu sahnede bilgi ve becerilerini geliştirmiştir.


Peki burada neler bulabiliriz?
-Kıyafet
-Kostüm
-Peruk
-Ayakkabı
-Takı
-Hediyelik eşya
-Ev aksesuarları 
Fiyat soracak olursanız.... Piyasanın yarısı ;)

4 Kasım 2016 Cuma

Sosyete Pazarı

Merhaba sevgili okuyucularım,

  Bugün de hem geziyoruz hem de alışveriş yapıyoruz. En uygun fiyatlarla, tam bize göre öğrenci ayarında yerler, tabi ki de benim blogumda.

  Hepimiz çocukluğumuzda annelerimizle birlikte çarşı pazar travmaları yaşamışızdır. Bu çoğu zaman mahalle pazarımızda  kaybolmalar şeklinde  hatırımızda iz bırakmıştır. O dönemden bu döneme nasıl geldik anlamadım açıkçası. Daha dün gibi gözümün önündeki annemi kaybedip pazarın ortasında anne değil polis diye ağlamam. Çünkü bana böyle tembih edilmişti. Bir şey olursa önce polisi bul. Uzun bir pazarlara küsme döneminden sonra şuan da kendi ilçem ve çevre ilçelerdeki tüm sosyete pazarı adres ve günlerini ezbere biliyorum. Bunlardan en bilineni;Bakırköy Cumartesi Pazarı, Fındıkzade Cuma  Pazarı, Yeşilköy Çarşamba Pazarı, Rami Pazarı, Bahçeşehir Pazarı, Kadıköy Salı Pazarı...

  Sosyete Pazarları geçen haftaki konum olan Çilek Sokağın daha kapsamlı, daha büyük ve daha çok katılımcısı olan mekanlardır. Hemen hemen her ilçede bulunuyor. Pazar diye çok ucuz bir mekan olduğunu düşünmeyin öncelikle. Ama her keseye uygun ürünler mevcut. Kimi zaman Chanel  marka satan bir tezgaha gidiyorsunuz bilmem kaç bin liradan bahsediliyor. Yok artık diye bir iç geçiriyorsunuz. Gözlerinizden anlayan satıcı ise size birebir replikasını 100 lira gibi bir fiyat söylüyor.

   Sosyete pazarlarımız semtlerimizin bir çeşit alış veriş merkezi kıvamındadır. Ayakkabıdan giysiye, aksesuardan peruklara her şeyi burada bulabilmeniz mümkün. Ayrıca çoğu tezgahların giyinme kabinleri bile mevcut. Sezonda gördüğünüz tüm ürünlerin birebir replikası veya aynısını yarı yarıya bulmak mümkün.

   Sosyete pazarlarının diğer bir yüzü ise pazarcıların sosyal medyayı ve televizyonları yakından takip etmesidir. Bunu müşteri çekmek için söylediği sloganlardan anlayabiliyoruz. "Bihterin parfümü geldi, Fatmagül’ün çılgın yengesi hırçın Mukaddes’in eski aşkına kaçarken sürdüğü fondötene gelll…Çağatay Ulusoy da buradan giyiniyor. Elmalarım Twitter’da TT oldu alsanaaaaaaa!

  Kalabalık sevenlere, ben tezgah karıştırabilirim, pazarcı sloganıyla neşemi bulurum diyenlere ve en önemlisi benim gibi pazardaki hazır yemek bölümünü sevenlere öneriyorum. Çıkın çıkın gidin :)




28 Ekim 2016 Cuma

Her Mevsim Çilek Giyin :)

Merhaba sevgili okuyucularım,

  Önceki yazılarımızda telefon güvenliği ve aksesuarlarının nereden temin edeceğimizi, o muazzam pastalarımızı yapmak için pasta malzemelerimizi nereden alacağımızı anlattık. Telefonla midemizi düşündükten sonra hani bize üst baş dediğinizi duyar gibiyim. Sıkı durun bugünkü konumuz kıyafet alışverişi.

  Tesadüf müdür bilinmez ama birkaç keredir televizyonda ve check-in'lerde Çilek sokak furyasıdır sürüp gidiyordu. Hiç merak edip de araştırmadım açıkçası. Bir gün okul çıkışı minnoş arkadaşımın alışveriş yapalım mı teklifiyle birlikte tanıştığım ve vazgeçemediğim yer oldu. 


  Anadolu yakamızın güzide ilçelerinden Kadıköy'de yer alıyor kendileri. Meşhur boğa heykelini hemen karşısındaki sokaktan daldığınız gibi Çilek sokak. Hemen verdiğim sesli tepkileri belirtmek istiyorum. Enaaaa bu instagramdaki x butiğin 150 liraya sattığı mont bu" evet yanlış duymadınız. İnstagramda satılan tüm ürünler burada mevcut. Hemde 3te 1 fiyatına. Deneyerek ucuza alabileceğiniz bir şeyi neden fazlasını ödeyerek ve internet gibi güvensiz bir ortamdan alasınız? 





   İç tarafa doğru ilerledikçe aklımı çıldırdım. Çok çok çok ünlü olan bir tester parfümcü burda. İnternette o güvensiz tester deyip bizlere yutturulan ve çakma olan parfümcülerden değil. Senelerdir burada ikamet ediyor kendiler. Parfümcünün yanında ise ne alırsan 5 TL dükkanı. Ama her şey. Aklınıza gelebilecek her şey mümkün. Saç boyaları 5, rujlar 5, makyaj fırçaları 5, şallar 5, aynalar 5, taraklar 5, ne ararsan anlayacağınız 5 TL...



   Kıyafet mağazaları sinir bozacak kadar ucuz. Çoğu marka etiketli.Hem de sezon ürünleri. Zara, Bershka, Topshop gibi. 3te 1 fiyatı nedir sezon ürünü diye soruyorsunuz haliyle. Defosu mu var yok çakma mı yok... Hepsi orjinal tek farkı fiyatı diyorlar.


   Mağazaların önündeki askılarda 3 tanesi 10 liraya çeşit çeşit tshirtler, taytlar,pijamalar da mevcut. Ben evde giyerim diye aldığım tshirtlerimi tüm yaz üzerimden çıkarmamıştım.

  Kış alışverişine henüz fırsat bulamadım. En kısa zamanda ben orada olacağım... Herkesi beklerim :*